Bilgelik Kendini Tanımak Mı?
Bilgeler toplumun durağan yaşamına bir dinamizm getiren, eğer bulundukları topluluk tarafından dikkate alınırlarsa toplumun gelişim yönünü değiştirebilecek vizyonda insanlardır. Dikkate alınmamak, bilgeler için ne kadar da büyük bir iç yarasıdır.
Bilgelik, en kapsamlı anlamıyla antik yunan felsefesinde akla uygun davranmak olarak olarak tanımlanmıştır. Bu beceri Sokrates’in yaklaşımında ise kendini tanımak anlamında kullanılmıştır.
Duygusal Kararlar
İnsanlar çoğu zaman akla uygun davrandıklarını düşünseler de belki farkında bile olmadan hissi olarak hareket etmekte ve önünü ardını hesaplamadan rasgele yaşamaktadır. İnsanoğlu hem akıl hem de duygu ile donatılmış bir varlık olduğundan her zaman akıl eksenli kararlar alamayacağı, zaman zaman duyguların ön planda olduğu bir yaşam sürebileceği su götürmez bir gerçektir.
Ancak duygulara esir bir hayat sürüp, aklı her daim geri planda tutmak ise ne kadar çocuksu bir yaklaşımdır. Çocuksu olmak derken çocuk olmanın doğası gereği, yaşamdan edinilmiş tecrübenin azlığı ve neyin nereye çıkacağını hesaplamanın zorluğuyla çocuğun karar verme sürecinin oldukça isabetsiz olabileceği kastedilmiştir.
Bilgeler Vizyonu Olan İnsanlardır
Yaşama sıradışı ve yaratıcı bakışlarıyla bir toplumdaki bilgelerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez aslında. Bilgeler toplumun durağan yaşamına bir dinamizm getiren, eğer bulundukları topluluk tarafından dikkate alınırlarsa toplumun gelişim yönünü değiştirebilecek vizyonda insanlardır. Dikkate alınmamak, bilgeler için ne kadar da büyük bir iç yarasıdır.
Sıradan insanlar aslında bilgelerin bir nevi çocukları sayılır. Bazı durumlar karşısında kördürler, durumları ölçüp tartamadıklarından isabetsiz kararlar alabilirler. En kötüsü de tutkularının esiri olup ve salt bir hedefe kilitlenip kararlarının meydana getirdiği zararların hiçbirini önemsemeden hareket etmeleridir. Bu duruma verilebilecek en güzel örnek Daidalos ve oğlu İkarus’tur.
Daidalos Ve İkarus
Hikayeye göre Daidalos çok yetenekli bir mimardır. Kral Daidalos’tan içinden çıkılması mümkün olmayan bir labirenti Girit Adası’nda inşaa etmesini istemiştir. Bu görevi hakkıyla yerine getiren başarılı mimarın, labirentin sırrını başkasıyla paylaşması kralı kızdırır. Kral ceza olarak oğlu İkarus ile birlikte Daidalos’u labirente kapatır. Labirentten çıkış yolunu bir türlü bulamayan Daidalos düşünmeye başlar. Sonunda aklına bir çözüm gelir. Kuşların bıraktığı tüyleri toplayarak, bir kanat yapmaya ve uçarak labirentten kurtulmaya karar verir.Topladığı kanatları, balmumuyla birleştirerek kendine ve oğluna birer kanat yapar. Kanatları sırtlarına yapıştırıp kollarına bağlarlar.
Artık uçuş için hazırdırlar. Daidalos uçmadan önce oğlu İkarus’a sıkıca tembihler: “Ne çok alçaktan uç, ne çok yüksekten! Çok alçaktan uçarsan denizin nemi kanatlarını ağırlaştırarak uçmanı engeller, çok yüksekten uçarsan güneş ışınları balmumunu eritip kanatlarını yok eder.” Bu nasihattan sonra birlikte uçarlar ancak İkarus uçmanın verdiği özgürlük tutkusu ve güzelliği ile yükseldikçe yükselir. Bilge babasının nasihatını çoktan unutmuştur. Balmumu eriyip kanatları teker teker vücudundan uzaklaştıkça İkarus uçmakta zorlanır ve sonunda Ege Denizi’ne düşerek gözden yiter. İkarus sadece kendini öldürmemiş onu kurtarmak için uğraşan babasını da bir yasa boğmuştur.
İşte bilgelik böyledir sizin hesaba katamadıklarınızı onlar hesaplar, temkinli davranırlar ve sonuda eğer bilgelere kulak verirseniz büyük bedeller ödemekten kurtulursunuz. Özgürlük tutkusunun bedelini canıyla ödeyen İkarus gibi. Kanat yapıcı olamasanız da kanat kullanıcı olabilmek lazım. Bir karara varmadan önce bilgelerin söylemlerine kulak asmak en iyisidir. Şüphesi ki bilgeliği önemsemek, bilgelere değer vermekten geçer. Bilgelerin izini dikkatli sürerseniz, siz de artık kazanacağınız deneyimlerle olduğunuzdan farklı insanlara dönüşebileceksiniz.
Yazar: Selma Sezgin