Bir Dönüm Noktası: Karar Verme

Karar verme bir süreci kapsar ve bu süreç her zaman toz pembe bir buluttan oluşmayabilir. Ayrıca, bu süreç çoğu zaman kişide sancılı durumlara da neden olabilir.

Hayatın her alanında neredeyse her gün karar alma ya da karar verme durumlarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Peki, bu gibi durumlarda en doğru karara nasıl varabileceğinizi düşündünüz mü hiç?

Karar Süreci

Karar verme bir süreci kapsar ve bu süreç her zaman toz pembe bir buluttan oluşmayabilir. Ayrıca, bu süreç çoğu zaman kişide sancılı durumlara da neden olabilir. Günlük hayata baktığımızda, bir günde bilinçli veya bilinçsiz yaklaşık 35.000 karar alıyoruz. Evet, doğru okudunuz muazzam bir rakam değil mi? Çocuklarda bu sayı daha azken büyüklerde sorumluluklar arttıkça karar alma sayısında da artış olduğu gözlemlenmiştir. Hayatın kendine has dönen çarkında ilerleyebilmek için karar verme gerekli bir neden midir?

Karar vermek gerçekten zor bir durum. Seçenek çok, doğru olanı bulmak çoğu zaman insana külfet gibi gelir. Peki, ya karar verememek? Bu durum hepten kötü olsa gerek. Düşünsenize, seçenekler arasında seyahat ederken sizin hem zamanınızdan hem de enerjinizden çalıyor. “En anlamlı karar hayat yolunda kalp atışlarını dinleyerek yürümektir. Onurlu bir şekilde yürüyüş, tereddüt içinde ve cesaretsiz oturuştan yeğdir.”

Yanlış Karar Almak

Karar verdiğimizde sonuçlarını yaşar veya yaşatırız. Bir konuda istenilen sonuca varılırsa bir problem yok ama sezgilerimiz bizi yanıltır da yanlış olan bir karar almışsak o zaman karşılaşacağımız sonuçlarla da baş etmek durumunda kalırız. İşte size karar alma/vermenin zorluğu ve kazanacağımız sonucun muamma oluşu.

Isaiah Berlin demiş ki: “Biz insanlar karar verme mecburiyeti ile lanetlenmişiz.” Berlin’in kullanmış olduğu cümle kendinden emin ve güven kokan bir cümle gibi görünse de her türlü olası sonuca rağmen kararlarımızı vermek zorundaymışız hissini bizlerde uyandırıyor. Gerçi içinde yaşadığımız zamana baktığımızda, içinde bulunduğumuz durumlar bizleri bir şeyler hakkında daha fazla karar vermeye mecbur bırakıyor.

Zaman geçtikçe her durumda seçeneklerin sayısında artış yaşandığı için karar verme mecburiyetine maruz bırakılıyoruz. Bundan 30 yıl önce bakkaldan herhangi bir şey almak kolayken şu an daha da zor çünkü seçenek çok ve karar vermesi zor. Dolayısıyla hayatın her alanında seçenek arttıkça karar vermek de zorlaşıyor. İyi ama seçenek çok ve karar verme zor dedik, seçenekler azaldığında karar vermek kolaylaşacak mı ki?

İyi Düşünmek Gerek

Bu kısım biraz karışık. Seçenekler azaldığında karar verme işlemi kolaylaşabilir ama bu sefer karşımıza şöyle sorular çıkacak: “diğeri daha mı iyiydi?”, “aklımdaki diğer cümleyi mi söyleseydim?”, “öbür koleji tercih etsem nasıl olurdu?” gibi. Dolayısıyla bu soru listesi uzayıp gidecek. Burada asıl düşünülmesi gereken karar vermeyi nasıl kolaylaştırabiliriz cevabı olmalı. Karar verme bazen uzun bir zaman dilimi olabildiği gibi bazen de zamanın çok kısa bir kesitini ele alabilir. Bu gibi durumlarda düşünceli karar vermeyi öğrenebilmeli ve karar verme yeteneklerini geliştirmenin yollarını aramamız faydalı bir davranış olacaktır.

Şartlar ne olursa olsun ilgili konu hakkında karar verme sürecindeyken yeterli bilgiyi elde ederek vereceğimiz kararın üzerinde iyice düşünmeli ve en doğru sonuca varabilmeliyiz. Karar Verme Ve Uygulama zordur. Bu sonuç, alınan/verilen kararların bize getireceği sonuçları daha rahat bir şekilde karşılamamıza olanak tanıyacaktır. Karar verme işlemlerinizi şansa bırakmayın. Şans diye nitelendirilen karar aşamasının sonuçları hoş olmayan durumlarla karşılaşmaya neden olabilir. Bu gibi sürpriz durumlarla karşılaşmamak adına şu en çok inanılan cümleyle karar vermenin önemini söylemek isterim: “En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir.”

Yazar: Özlem YAKAR