Gönüllü Kölelik

Bazı dönemlerde sabrımızı çok zorlayan gücümüzün tükendiğini hissettiğimiz, ipleri koparmaya doğru gidip geldiğimiz anlar yaşarız. Kırılma noktası dediğimiz; artık kesin ve net bir karar vermemizi gerektiren anlar.

Bazı dönemlerde sabrımızı çok zorlayan gücümüzün tükendiğini hissettiğimiz, ipleri koparmaya doğru gidip geldiğimiz anlar yaşarız. Kırılma noktası dediğimiz; artık kesin ve net bir karar vermemizi gerektiren anlar. Ya patlamaya hazır bomba gibiyizdir. Bir kıvılcım bekleriz ya da sessizce kendi kabuğumuza çekiliriz.

Öfkemiz Değer Verdiğimizden

Sessizliğimiz ise vazgeçmişliğimizden. O öfkeyle "nedenini, nasılını" sorgular işi o noktaya getiren olay her neyse başa sarar tekrar tekrar irdeleriz. İşimiz, eşimiz, ailemiz, arkadaşımız veya en yakın dostumuz öfkemizi kusmak istediğimiz sırdaşımız olur. Önce onu suçlarız. O yanlış yapmış, kırmış, incitmiş ve acıtmıştır hep.

Sıcağı sıcağına baktığımızda olayın faili bellidir aslında ve biz onu yaralamak, hırpalamak, acıtmak isteriz. Yaşasın isteriz yaşadıklarımızı, yaşattıklarını. Oysa öfkemiz biraz durulduğunda acımız soğumaya başladığında yavaş yavaş kendimizi de sorgulamaya başlarız. Tam da burada "hatayı nerde yaptım?" noktasına gelmişizdir. Tüm bu süreç boyunca verdiğimiz tepkiler sustuklarımız, konuştuklarımız, kendimize sakladıklarımız ya da dışa vurduklarımız.

8 Kusurlu Hareket

Bir bakarız biz de sekiz kusurlu hareketten birkaçını yapmışız. Ardından silip atmak istediğimiz o kişinin artıları gelir aklımıza koyarız kefenin bir gözüne artılarını diğerine eksilerini. İyi de sanki artılar azıcık daha mı ağır basıyor ne. E ne olacak şimdi? Sanırım bu durumda son bir şans daha vermek lazım ama bu son. Bak son diyorum bir daha asla. Hani siliyordun gidiyordun?

Bazen Durum Farklıdır

Hiç öfke duymazsın mesela. Hissizsindir çünkü o zaten hiç anlamamıştır senin hissettiklerini. Sana verdikleri senden aldıklarından hep daha çok olmuştur. Zor zamanlarında yanında olmaların, fedakarlığın, alttan almaların ve konuşup çözüme ulaştırma çabaların. Boşunadır hepsi. Onca mücadeleye rağmen ne yaşananlar değişmiştir ne de yaşatanın tavırları. Konuşarak çözemediklerinizi susarak bitirirsiniz. Bitmiştir, bilirsiniz.

Ne acıdır ki bir nedenle ister bağımlılık deyin ister alışkanlık ya da ne bileyim işte “Etraf ne der ne yer ne içerim?" çekincesinden bir türlü gidemezsiniz. Kırılıp dökülmüş paramparça olmuştur birçok şey ama bazılarını maalesef hayatınızdan yok edemezsiniz. Bilirsiniz hem de çok iyi bilirsiniz kopmak üzere olan bir ipe attığınız her düğüm canınızı çok acıtır ama nafile. Ve hakim kararı açıklar. "Yaz kızım" "Şahıs prangalarını kıramadığından ömür boyu gönüllü köleliğe mahkum edilmiştir." Yolunuz özgürlüğe, özgüvene ve cesarete çıksın.

Yazar: Güzin Aygün