İş Hayatında Kadın Ve Gelir Eşitsizliği

Kadın iş hayatında yer alacaksa bu ancak toplumsal cinsiyet rolleri gereği çocuklarla ya da yaşlılarla ilgilenebildiği, şefkat gösterebildiği mesleklerden olmalıydı. Hemşire veya öğretmen olmak gibi.

Türk Dil Kurumu'nun tanımına göre kadın kavramı erişkin dişi insan, analık veya ev yönetimiyle ilgili becerileri olan ya da hizmetçi bayan olarak tanımlanıyor. Yani, kadına toplumsal cinsiyet rolleri gereği konulan sıfatlar bunlar. Bu tanımlamalardan dolayı olacak ki kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini en yüksek seviyede yaşayanlar. Bugün, iş hayatında kadınlar "eşit emek için eşit maaş" söylemini kendisi ve hemcinsleri için dile getiriyor. Kadınlar, erkeklerle aynı işleri yapmalarına rağmen neden erkeklerle aynı maaşı almıyor? Buna 'ayrımcılık' adını verebilir miyiz?

Gelir Eşitsizliği

Günümüzde büyük bir sorun olan cinsiyete bağlı gelir eşitsizliğine tarihsel olarak bakalım. Kadınlar, tüm dünyada belirli dönemlere kadar ev işleri dışında iş hayatında aktif olarak yer almıyordu. Örneğin; Amerika Birleşik Devletleri'nde 1950li yıllara kadar kadınlar yalnızca ev işleriyle uğraşan, erkekler kadar iyi eğitim almamış kişilerdi. O dönemde mühendis bir kadın kavramı belki de oldukça ütopik bir olguydu.

Çünkü kadın iş hayatında yer alacaksa bu ancak toplumsal cinsiyet rolleri gereği çocuklarla ya da yaşlılarla ilgilenebildiği, şefkat gösterebildiği mesleklerden olmalıydı. Hemşire veya öğretmen olmak gibi. Ancak yıllar boyu süren uğraşlar sonunda kadının eğitim seviyesini erkeklerle eşit hale getirmesi, özellikle el becerileri gerektiren işlerde aranan kişiler olmaya başlaması birçok eşitsizliği ortadan kaldırabilecek gibi görünüyordu.

Kadınların Çocuk Sahibi Olması

Genel olarak dünya ülkelerinin birçoğunda ve Türkiye'de kadınları erkeklerden ayıran en acımasız kavram bu. Çünkü iş hayatında kadın olmak (hem de anne olduktan sonra) erkek çalışanların acımasızlığı ile karşı karşıya kalmak demek. Dahası da var. Anne olan kadın, maaş eşitsizliğinde anne olmayan hemcinslerine de yeniliyor. Dünyada yapılan tüm araştırmalar bunu doğruluyor.

Gelelim Türkiye'deki duruma. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'nun 2017 yılına ait "İstatistiklerle Kadın" verileri, cinsiyet eşitsizliğine bağlı gelir eşitsizliğini gözler önüne seriyor. Verilere göre, kadınların iş hayatına katılım oranı, erkeklerin katılım oranının yarısından az. Erkekler iş hayatında yüzde altmış beşlik bir alanda kendine yer bulmuşken kadınlarda bu oran yüzde yirmi sekiz. Ayrıca yapılan araştırmada dikkat çeken bir diğer nokta, kadınların yarı zamanlı çalışma alanında erkeklere göre üç kat daha fazla yer alıyor olması. Bu verikadının, çocuğuyla ve eviyle ilgilenmesinin ne denli zorunluluk haline getirildiğini de göstermiş oluyor.

Eşitsizlik Kavramı

Ancak dünyada bazı ülkelerde bu eşitsizliği ortadan kaldıracak çok güçlü adımlar atıldı ve günümüzde de atılıyor. İzlanda ve Ruanda örnekleri gibi. Ruanda, dünyadaki en fakir ülkelerden biri. Bu ülkede kadınların yönetime ve iş hayatına katılmalarına aslında yaşadıkları savaşın sebep olduğu bilinse de sonucu o ülke adına önemli. Bugün, Ruanda Cumhuriyeti Anayasası'nda iş hayatında kadın ve erkek eşitliği kavramı belirli maddelerle belirtilmiş durumda. Bir diğer örnek İzlanda. Kadınların iş hayatında büyük ölçüde yer edinmeleriyle birlikte 1980li yıllarda kadınlara doğum yaptıkları dönem için altı ay ücretli izinli olmaları yasaya eklendi. Ama bu durum eşitsizliği ortadan kaldırmaya değil aksine kadını iş yaşamından uzaklaştırmaya bile sebep olabilirdi. Peki, anayasaya eklenen zorunlu babalık izinleriyle birlikte bu eşitsizlik ortadan kaldırılabilir miydi? Evet. Tamamen olmasa da dünyadaki cinsiyete bağlı gelir eşitsizliğini en aza indiren ülkelerden biri İzlanda.

Özetlemek gerekirse kadınlar tüm dünyada erkeklerin yapabildiği her işi yapabilen kişilerdir. Kadınlar, iş hayatında kendilerine yaratılan baskıları düşünmeden çalışabilmeli ve pastadan gelecek payı erkeklerle eşit oranda alabilmeli. İşe alınmadan önce, evli misiniz ya da yakın zamanda çocuk sahibi olmayı düşünüyor musunuz gibi sorularla bir kadının iş hayatına mağlup başlamasına sebep olmak hiç adil değil. İşte bu nedenle kadınlar tüm dünyada yalnızca eşit hak, eşit gelir, eşit temsil ve eşit fırsat talep ediyor.

Yazar: Ezgi Toprak