Kadının İş Hayatı

İş hayatında kadınlar teknolojinin önüne geçilmez ilerlemesi ile birlikte genel olarak dijital teknolojiyi kullanarak önemli sayılacak çaptaki ihtiyacı karşılayacak alanları doldurmaktadır

Globalleşen dünya düzeni, kitlelerin hayat kalitesini yükseltecek bir ivme kazandırmak, düşünce hayatını ve bilimi yeni projeler üretmeye mecbur kılmıştır.  Hem sosyal ilimler hem de pozitif ilimler dünya üzerinde yaşayan bütün canlıların hayatlarını daha iyi bir noktaya getirmek için yapılan buluşlar ve icatlarla doludur. Fakat insanlık var olduğundan bu yana yaşanılan her dönemde sosyal bilimler, kadının ve erkeğin hayatın içinde konumlandırılması hususunda sık sık deneme yanılma yöntemleriyle günümüze kadar ulaşmıştır.

İş Hayatında Gerekli İş Gücü ve Yetenek

İş hayatında kadınlar yetenekleri doğrultusunda var oldukları sürece yeni dünya düzeni buna göre şekillenecektir. Bu düzen içinde çalışan kadınların, iş hayatındaki varlıklarını sürdürmeleri iş verenlerin vicdanlarına bırakılmayacak kadar önemli ve kanunlaşmaya muhtaçtır. Kadın ve erkek fizyolojisinin birbirinden farklı olduğu aşikâr olduğu gibi iş hayatında hakkının verilmesi ve altından kalkılması gereken iş ve meslek dalları da ehil ellerde olması bakımından farklı farklıdır.

Başka bir deyimle, hayatın içinde yapılıp, başarıyla sonuçlandırılması gereken iş dallarının da kadına ihtiyacı olanı ve erkeğe ihtiyacı olanı vardır. Bu sebepledir ki İş Kanunu'nun 73. maddesi gereğince kadınların kas gücü gerektiren çok ağır işlerde çalıştırılması kısıtlanmış ve kadının isteğine bırakılmıştır. Bu işlerde çalışmayı kabul eden kadınların çalışma süreleri kadının beyanına göre işleme konulmaktadır.

İş Hayatında Yönetme Gücü Olarak Kadının Rolü

Geçtiğimiz yüzyıllarda ve hâlen iş hayatında erkek egemen bir işleyiş olduğu bilinmektedir. 20. Yüzyılın sonlarında bu alanda bir gelişme ve atak baş göstermiş iş hayatına dahil olan kadınlar sayısal çoğunluğa ulaşmış hatta yöneticilik sıfatıyla büyük istihdamların gerçekleştiği iş yerlerinde yönetici olarak yerlerini almışlardır.

Kadın dünyasının genetik fizyolojisinin öğretisi, verimli bir kazanç sonucuna ancak sağlam bir insan psikolojisinin varlığının etken olacağı yönündedir. Bu sebeple kadının iş dünyasına dahil olduğu tarihlerden itibaren herhangi bir iş yerinde verimli bir üretim için, çalışanların motivasyonlarının artırılması projeleri dünyada bir trend oluşturmuş ve yaygınlaşmıştır.

İş Hayatındaki Kadınların Sosyal Hakları

Hiç şüphesiz ki kadınlar sosyal hayattaki yerlerini alıp, dünyanın sosyal döngüsünün olumlu yönde değişmesi ve yapabileceklerinin sınırlarını görme yolunda ilerlerken, hayatın onlara armağan ettiği annelik görevlerini de ihmal etmek istemezler. Bu açıdan İş Kanunu'nun 73. Maddesi kadının doğumdan önceki üç haftaya kadar çalışmasına imkan sağlamakta ve anne olduktan sonra çalışma mesaisini, emzirme gibi çocuğuyla mecburî birlikteliğine zaman tanımaktadır.

Aynı kanun gereğince, hamilelik veya doğum sonrası bebeğin sağlık kontrolü sebebiyle iş yerine gelemediği günler için ücret kesintisi yapılmamaktadır. Bu durum da göstermektedir ki, iş hayatında kadınlar kendi yerlerini almayı talep ettiklerinde kanunlar da ona göre dizayn edilmekte ve kadının işini bu anlamda kolaylaştırmaktadır.

İş Hayatındaki Kadınların Çocuklarının Eğitimle Etkileşimi

Yapılan araştırmalar göstermiştir ki iş hayatında kadınlar kendi planlarını gerçekleştirirken gelecek nesillerin eğitimi ile ilgili katkı paylarını da gayet etkili ve faydalı bir şekilde ortaya koymaktadır. Şöyle ki iş hayatına dahil olmuş ve kariyer planlaması içinde olan kadınların çocukları erken yaşlarda eğitim kurumlarından hizmet almaktadırlar. Erken yaşlarda eğitim almaya başlayan çocukların akademik hayatlarının diğerlerine göre daha başarılı bir şekilde ilerlediği; zihin dünyaları, gelişen dünya çapındaki çocuklarla eş zamanlı olarak gelişme gösterdikleri araştırmalar sonucunda ortaya konulmuştur.

Eğitim kalitesi olarak örnek teşkil eden birçok ülkede çocuklar ebeveynlerinden biri iş hayatında olmasa bile erken yaşlarda eğitim kurumlarına gönderilerek her alanda başarılı olmalarının ilk adımlarından biri böylece atılmış oluyor. Demek oluyor ki iş hayatında her şeye rağmen kadın olmak kendi üretkenliklerini ortaya koymak ve gelecek nesillerin daha iyi şartlar altında yaşayabilmeleri için çare ve proje üretmek demek.

Kadının İş Hayatı ve Cinsiyet Eşitliği

Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada toplumsal cinsiyet eşitliğine destek veren kurumların varlığı memnuniyet vericidir. İş hayatında kadınlar teknolojinin önüne geçilmez ilerlemesi ile birlikte genel olarak dijital teknolojiyi kullanarak önemli sayılacak çaptaki ihtiyacı karşılayacak alanları doldurmaktadır. Hangi alanda olursa olsun, kadınların iş hayatında varlık göstermeleri, diğer kadın kitlelerine de istihdam alanları açmakta ve kadınların işgal ettiği iş alanları çeşitlenmektedir.

Ülkemizde kadının iş hayatındaki yerini güçlendirmek amacıyla kadın girişimcilere tahsis edilen maddi teşvikler bu olgunun ülke gelişimine olan faydasının yüzdelik dilimini artırmaktadır. Bu konuya dünya ekseninden bakıldığında, şirket CEO’larının üst düzey yöneticilerinin, parlamento üyelerinin kadın sayılarının artıyor olması, iş hayatında kadınlar bakımından küreselleşen dünya üzerinde kaçınılmaz bir sinerjinin yaygınlaştığının habercisi anlamına gelmektedir. İş hayatındaki kadın çoğunluğunun farkı, dünyaya özlediği adaleti, sevgiyi, üretkenliği ve paylaşımcılığı kazandıracaktır.

Yazar: Nilgün Kılıç