Kişisel Gelişimle Gelen Kişisel Değişim

Biz insanlar kuşaklar buyunca yol gösterici olarak gördüğümüz, ışığımız olarak adlandırdığımız, tecrübeleriyle bizlere öncülük etmiş kişileri hep örnek aldık. Çünkü hayat felsefelerini benimsedik, başarılarına imrendik. O bilge insanlar en dibe vurduğumuz anda bile düşmeden kalkamazsın düşüncesini aşıladılar bize.

Asla pes etmemeliyiz

Çünkü hayat bizim izin verdiğimiz kadar yardım eder bize. Bizim çabaladığımız kadar, bizim hayal ettiğimiz ölçüde ve hayallerimizin sınırlarını biz belirleriz. Hayalimiz ne kadar büyük olursa, çabamız o kadar ağır olur ve sonunda elde edeceğimiz mutluluk o ölçüde tarifsiz olur.

Öğrenmeyi asla bırakmamalıyız.

İnsan hissettiği yaştadır. Hangi yaşta olursak olalım öğrenmeyi bıraktığımız an yaşlandık demektir. Yapabileceklerimiz kendi irademizle sınırlıdır. Ve bu konuda bize yardım sağlayabilecek, materyallerde azımsanamayacak kadar çoktur günümüzde. Her fırsatı değerlendirmeli, her uzmandan bir bilgi alabilmeli, bulduğumuz her kitabı okuyabilmeliyiz. Çünkü yüzyılladır kişinin kendini geliştirmesi ve olumlu yönde değiştirmesi konusu yani adına "Kişisel Gelişim" dediğimiz bu alanda birileri bizim için çabalamış. Hala da çabalıyor. İstanbul İşletme Enstitüsü bu alanda sınır tanımıyor mesela. Gerek ücretsiz, gerekse çok cüzi rakamlarla verdiği online eğitimler sayesinde sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde milyonlarca kişiye ulaşılabiliyor. Üstelik kişisel gelişimle sınırlı da değil. Hukuktan tutun da grafik tasarıma kadar, yabancı dilden fotoğrafçılığa kadar aklınıza gelebilecek sayısız alanda, uzman eğitmenler tarafından verdikleri eğitimi, zamanın zorlu şartlarına rağmen sunabiliyorlar. Telefon, tablet, bilgisayar her yerden rahatlıkla ulaşım sağlayabilirsiniz. Size düşen istemek, hayal etmek, zaman ayırmak. Eğitiminizi alıp üstüne bir de sertifika alın.

Geçerli sertifikayla taçlandırmak.

Yaşamın amacı, kişinin kendini geliştirmesidir. Hayatımızı daha yaşanabilir hale getirmek, daha kaliteli yaşayabilmek için, sevdiğimiz işle ve uğraşla keyifli vakit geçirebilmek için şartları biraz zorlamak gerekebilir bazen. Dış dünyada bunu başarabilmek için iç dünyamızı iyi inşa etmemiz gerekir. Çünkü Freud’un da dediği gibi “İnsanın gelişmesi içeriden dışarıya olur.”

Önce kendi içimize bir doğru yolculuğa çıkmalıyız. Çünkü hayatı tanımak kendimizi tanımaktan geçer. Kendimizi tanımazsak hayattan, yaptığımız işlerden, konuştuğumuz insanlardan tat alamayız. Çünkü bilinçsizce yapmış oluruz bütün bu eylemleri. Oysa bizi neyin mutlu ya da mutsuz edebileceğini anlayabilirsek, benliğimizi ruhumuzu tanıyabilirsek, biz ona, o da bize yardım edecektir.

Kendi ışığımızı fark edebilmemiz gerekir.

“Mum olmak kolay değil, ışık saçmak için önce yanmak gerekir.” der Mevlana. İçimizde bir yerlerde kalmış, belki farkında bile olmadığımız o hazineyi bulup çıkarmamız gerekir. Kolay değil elbette bunu yapmak. Her attığımız adımda başarılı olacağız diyemem, elbette düşeceğiz, yanılacağız, yaralanacağız ama asla pes etmeyeceğiz. Çünkü bu hayattan alacağımız değerler var. Bizlere sunulmuş değerler. Başarısızlıktan korkmadan yürümeliyiz. Her başarısız denemede zayıf bir noktamızı da güçlendirmiş olacağız. Bir sonraki adımı daha güçlü atacağız.

“Korkuyu arkamıza veya öfkeyle önümüze değil, bilinçle etrafımıza bakalım.” der yazar James Thurber.

Uzmanından aldığımız bilgi ve eğitim, sahip olduğumuz irade ve çevremizden aldığımız motivasyon ile kendimizi fark etmeye başlayalım. Her anı, her boş zamanı verimli kullanalım.

“Koşullar ve olaylar kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz!” Benjamin Franklin.

Zor günlerden geçiyoruz.

Şu içinde bulunduğumuz zorlu süreçte hepimiz gerçekten çok zor günlerden geçiyoruz. Ben mesela Kovid süreci başladığından beri çalışamıyorum. Kiramı ödeyemediğim için evden ayrıldım ve kardeşimde kalıyorum. Bunu söyledim çünkü tuzum kuru değil. Bunu söyledim çünkü “Sana göre hava hoş tabi, şu derdin yok, bu derdin yok.” diyemez kimse bana. Dört duvar arasında sıkışıp kaldım ama bu durumu kendim için nasıl fırsata çeviririm diye düşünürken bulduğum İstanbul İşletme Enstitüsü sayesinde evdekaldığım bu dönemde bir yığın eğitimi ücretsiz aldım. Kendime olan güvenim arttı. İçimdeki yazma isteğini fark ettim mesela. İyi ya da kötü yazıyorum artık.

Bir e-dergiye Meral’in Kitap Bahçesi başlığıyla, her hafta kendi yorumlarımı katarak kitap tavsiyelerinde bulunuyorum naçizane. Ben hayallerimin peşinden şartları elverdikçe koşmaya devam edeceğim. Dilerim sizde öyle yaparsınız.

James Allen’in çok güzel bir sözüyle, anlatmak istediklerimin çok kısa bir özeti olarak bitiriyorum yazımı;

“Yüce düşler kurun, düşledikçe düşlediğiniz gibi olacaksınız. Hayaliniz, bir gün kim olacağınıza ilişkin bir vaattir; idealiniz de, sonunda nasıl biri olacağınıza ilişkin bir kehanet…”

Sağlıklı kalın.

Yazar: Meral Türkdoğan