Özgeçmişten Belirsiz Geleceğe
Liseyi bitir. Üniversite sınavını kazan da sonrası kolay derlerdi hocalarımız. Ne güzel bir ödül üniversitenin kapısından içeri adımını atmak
İlkokul, ortaokul, lise ve üniversite. Boyumuzdan büyük çantalarda taşıdığımız kitaplar, ödev telaşı, karne heyecanı. Sınavlarda yaşanan sadece yaşayanın anlayabileceği stres. Kalp çarpıntısı, karın ağrısı ve ellerin titremesi. Birkaç kelimeye sığdırdığımız her şey küçük adımlar atılarak yürümeye başlanan daha büyük adımlar atılarak devam eden bir yolculuğa hazırlık aslında.
Ve Yolculuk Başlar
Bu yolculuğa çıkarken kendimize iyi yol arkadaşları seçersek yolun sonunda bizi bekleyen mutluluktur. Yol arkadaşlarımızdan biri bizi bu yolda yalnız bırakmaması gereken hayallerimizdir. Çocukken büyüdüğünde ne olacaksın diye sorarlardı. Ne cevap verdiğinizi hatırlıyor musunuz? Şu an olmak istediğiniz yerde misiniz hayal ettiğim ne varsa gerçekleştirdim diyebiliyor musunuz? Cevabınız evet ise siz çok şanslısınız.
Ülkemizde milyonlarca kişi bu sorulara hayır cevabını veriyor maalesef. Hayalleri çözdükleri test kitaplarının sayfalarında kıyıya köşeye saklanmış çünkü. Öğretilmeyen ezberletilen bilgiler gençlerin değil ailelerin istekleri. Üstelik yıllarca verilen emeğin bir iki saatte ölçülmesi. Bu işte bir yanlışlık olmalı. Yanlış nerede başlıyor bilmiyorum ama bu yanlış düzeltilmezse daha çok kişinin mutsuz olacağını biliyorum. Hayallerle çıktığımız yolculukta neden mi mutsuz olduk?
Üniversite Yılları
Liseyi bitir. Üniversite sınavını kazan da sonrası kolay derlerdi hocalarımız. Ne güzel bir ödül üniversitenin kapısından içeri adımını atmak. Amfide ders dinlemek nasıl bir heyecandır. Vize final zamanlarında üniversite biter mi diye düşünürken göz açıp kapayıncaya kadar biter. Mezuniyet günü geldiğinde gururla havaya atılır kepler. Diplomanızı alırsınız ve o diplomanın size bambaşka kapılar açacağına inanarak ayrılırsınız üniversiteden. Önce biraz dinlenirsiniz yılların yorgunluğu gitmiştir üzerinizden. Yeni bir hayata hazır olduğunuzu hissettiğinizde yol arkadaşınız değişir. Bundan sonra yolu birlikte yürüyeceğiniz arkadaşınız umuttur.
İş Görüşmeleri
Elinizde özenle hazırlanmış biraz süslenip püslenmiş özgeçmişinizle başlarsınız iş aramaya. İlk iş görüşmeniz. İş verenin karşısında yaprak gibi titriyorsunuz daha önce prova yapmışsınız sorulacak sorular belli. Kendini tanıt eğitim durumu, yetenekler, referanslar, soruları cevapladıkça heyecanınız azalır. Sonra o can alıcı soru gelir. Deneyiminiz var mı? Buna vereceğiniz bir cevap yoksa yenik başlarsınız yeni hayatınıza. Ama olsun umut yanınızda. Bir, iki, üç, dört, beş derken sayısını hatırlamayacağınız kadar çok iş görüşmesine gidersiniz.
Artık kendinizden daha eminsinizdir, işverenin elini daha sıkı kavrarsınız tokalaşırken. Daha güzel ifade edersiniz kendinizi. Değişmeyen bir şey vardır. Bilindik cümle her görüşmenin sonunda biz sizi ararız derler aradıklarında duyacağınız şey bellidir. Bir süre sonra yorulmaya başlarsınız. Umutta yorulur. Kendinizi üniversiteden mezun olduğunuz günü düşünürsünüz. Böyle hayal etmemiştim dersiniz. Sudan çıkmış bir yeni mezun olarak elinizde diplomanız öylece kalırsınız. Nereye gideceğinizi ne yapacağınızı bilmeden.
Belirsiz Gelecek
Bu uzun yolculuğun sonunda bizi bekleyen belirsiz bir gelecek mi vardı yani? Değdi mi verilen onca emeğe. Her şey gelecekte bir gün ayaklarını yere sağlam basabilmek ve özgür olabilmek içindi. Ben başardım diyebilmek içindi. Başaramadık bir şeyler yanlış başladı bir daha da düzelemedi.
İşkur binalarının önü ne iş olsa yaparım diyen insanlarla dolu. Üniversite mezunu işsizlerle dolu. Evine ekmek götüremediği için çocuğuna istediğini alamadığı için mutsuz olan anne babalarla dolu. Çalışıp ülkesine katkı sağlaması gerekirken sabahtan akşama kadar bomboş gezenlerle dolu. Yola çıkıp yolda kalanlarla dolu...
İşsiz Olmak
İş bulamayacağını düşündüğü için üniversiteden mezun olduğunda başka ülkelere giden genç pırıl pırıl beyinler var. Gelecek insanı çok korkutuyor şimdilerde. Sokaktan geçen birini çevirip sorun en büyük derdi işsiz olmak. Çok iyi şartlarda çalışıyorum işimi seviyorum diyen çok az kişi vardır. Birçok kişi çalıştıkları işlerden memnun değil ama çalışmaya mecbur. Bu da farklı bir boyut.
Önceden ekmek aslanın ağzındaydı şimdi midesinde. Cesareti olan yolda karşılaştığı her olumsuzluğa rağmen aslanın midesinden ekmeği alabiliyor. Gerçek şu ki hayat böyle cesaretli olanları seviyor. Pes etmeyenleri kendi yolunu kendi çizenleri. Kendi yolunuzda sağlam adımlarla yürümeniz ve yolun sonunda başarıyla ve mutlulukla karşılaşmanız dileğiyle.
Yazar: Nilay Gedikli