Rene Magritte ve Sürrealizm

Dadaistlerin izleriyle temelini oluşturan sürrealizm akımı 20. yüzyılda Avrupa’da doğmuştur. Sürrealizm ya da gerçeküstücülük işitilenin aksine özünde hakikatin bireyde bıraktığı yansımayı barındırır.

Dadaistlerin izleriyle temelini oluşturan sürrealizm akımı 20. yüzyılda Avrupa’da doğmuştur. Sürrealizm ya da gerçeküstücülük işitilenin aksine özünde hakikatin bireyde bıraktığı yansımayı barındırır. Andre Breton bunu bilincin dışında harmanlanan bir yol olarak betimler.

Gerçek Ve Gerçek Dışılık

Gerçek ve gerçek dışılık herhangi bir estetik ve ahlaki kaygı gütmeden iç içe geçmiştir. Düşünceye varma yolunda değerler süzgeci bir kenara bırakılır. Bilinç dışı olanı aktarırken tutarlı bir yol izlemek zorunda değilsinizdir.

Bu özel bir akımdır çünkü aynı zamanda bir ekoldür de. Bu ekolün öncülerinden biri olan Rene Magritte  tüm dünya genelinde isim yapmış eserlere imzasını atmıştır. Rene’nin çocukluğunda yaşadığı sıra dışı olayların bu eserlerin ortaya çıkmasındaki etkisi büyüktür. Çeşitli ve garip denilecek sembollerle kendi iç dünyasını bütünleştirip bunları çizimlerine yansıtmıştır. Belçika’da yaşadığı evin üzerine esirlerle dolu bir balon düşmüştür örneğin.

Rene Magritte ve Eserlerine Bakış

Magritte sıradışı olayların ardından hayatını derinden sarsacak acı bir vakayla karşılaşmıştır. Sanatçımızın annesi 12 Mart 1912’de Chatelet yakınlarındaki Sambre nehrine atlayarak hayatını kaybetmiştir. Resimlerindeki nehir tasvirleri bu intihara bir gönderme olsa gerek.Bir başka ilginç detay ise resimlerinde beyaz örtülere yer vermesidir. Annesinin intiharı sonrası beyaz bir örtüyle sudan çıkarılışını izlemiş olması da bunu kanıtlar niteliktedir.

1918 yılında Brüksel Güzel Sanatlar Akademisi’nde başlayan resim serüveni onu farklı ekollerle de tanıştırmıştır. Fütürist ve kübist eser çalışmaları mevcut. Profesyonel olarak 1925 yılında resim yaptığını gözlemlemek mümkün. Gerçeküstücülük akımının o yüze çarpan, sert, korkutucu ve karşıt sanat anlayışı eserlerine hakim olmuştur. The Lovers adlı tablolarında intihardan aklında kalan o beyaz örtüleri görmekteyiz.

Fantoma

Birinci tabloda bir gökyüzü ve orman manzarasında kadın ve erkeği yanak yanağa resmetmiştir. İkinci tablosunda ise odanın içerisindeki kadın ve erkek öpüşmektedir. Örtülü yüzlerin kafasında nasıl bir hikaye oluşturduğu merak konusudur. Bu konuyla alakalı gölgelerin kahramanı Fantoma’dan etkilendiğine dair birtakım söylentiler vardır. Çünkü Fantoma aslında gizli bir karakterdir ve başının üzerinde mutlaka bir kumaş parçası bulunur. O buradaki kimlik gizliliğinden etkilenmiş olabilir.

Onun eserlerinde mutlu anları paylaşan insanlar bile mutlaka bir sıkıntıyı yansıtırlar. Daima o boğucu havayı hissedersiniz. Eserlerinde öne çıkarmaya çalıştığı yegane şey göstergelerdir. O görüntülere önem vermez. Alışılmışı alaşağı ederek size başkayı gösterir. Kusursuz bir gerçeküstücü olan bu ressam bildiğinin ardındaki buzdağıyla sizi karşı karşıya bırakır.              İmgelerin İhaneti adlı tablosunda nesnenin anlamı dışında kullanılarak görünmeyeni yansıtmayı amaç edinmiştir.

Bu Bir Pipo Değildir

Bu tablo bir tabelaya benzer. Sanatçı tabloda bir pipo resmetmiştir. Piponun altına ‘Bu bir pipo değildir’yazar. Görünen o ki bu bir çelişkiden ziyade esas olandır. Çünkü gerçekte o pipo sadece görüntüden ibarettir. Aynı çelişkiyi bir elma resmiyle de yaratmıştı. Elmayı birebir çizerek altına ‘Bu bir … değildir’ notunu düştü. Rene Magritte realist bir sanata ne kadar yaklaşılmaya çalışılsa da nesnenin özüne asla ulaşılamayacağını savunur. Çünkü ne resimdeki elmayı yiyebilirsiniz ne de çizilen pipoyla tütün içebilirsiniz.

Bireysellik

Sanatçı bir başka tablosunda havadaki siyah pardesülü erkekleri resmetti. Bu resimde bir hareketi görüntülemişti. Erkekler sanki düşüyorlardı. Fakat aynı zamanda havada asılı da gözüküyorlardı. Hareketi kanıtlar hiçbir delil yoktu. Pardesülülerin arka fonunda binalar ve gökyüzü teması hakimdi. Mizahi yönü ağır basıyor gibi görünse de gerçekte bireyselliğin izole oluşunu gündeme getiriyordu. Münzevi Yolcunun Düşünceleri, Saldırı Tehditi tablolarını resmeden kusursuz uzman kayıp jokey eseri ile gizemini korumaya devam etmişti.

Aslında bu tablolar sanatçının sürekli kullandığı imgelerin, anlam derinliklerinin de öncü tasvirleriydi. Bir çeşit üslup zengini olan Rene gündelik hayatta kullanılan, sıradan ve bir o kadar basit nesnelere yeni biçimler vererek zaman zaman tablo izleyicisini şaşırtır ve düşünmeye sevk ederdi. Çalkantılı yüzler içinden bulutların geçtiği kuşlar, şapkası külahtan bir adam, odayı tamamıyla kaplayan elmalar gibi mantığa ters düşen pencereleri gıcırdatarak açıyordu. O evrenin gizemini aydınlatmayı hedefleyen sıra dışı bir ressamdı!

Yazar: Selva Arı