Sosyal Medya Nefesimizi Çaldı

Sosyal medya hayatımızda vazgeçilmez bir öneme sahip. Yaklaşık 8 milyar insanın yaşadığı bu gezegende tam 3 milyar 200 milyona yakın sosyal medya kullanıcısı var. Bu mecralar hayatımızı kolaylaştırıyor fakat bunun yanında uzun süreli kullanımının doğurduğu zararlar da var.

Sosyal medya hayatımızda vazgeçilmez bir öneme sahip. Yaklaşık 8 milyar insanın yaşadığı bu gezegende tam 3 milyar 200 milyona yakın sosyal medya kullanıcısı var. Bu mecralar hayatımızı kolaylaştırıyor fakat bunun yanında uzun süreli kullanımının doğurduğu zararlar da var.

Sosyal medya ve hayatımıza etkileri her zaman olumlu değil. Bunlar arasında göz sağlığını bozma, zeka geriliği, depresyon ve narsisizme yönelme gibi etkiler de mevcut. Hatta son yıllarda "internet bağımlılığı" olarak adlandırılan bir hastalık ortaya çıkmış durumda.

Hayatımızı Dijital Platformda Yaşıyoruz

Yaşantılarımızı sosyal medya sayesinde birbirimizle paylaşıyoruz. Peki neden bunu yüz yüze değil de dijital ortamlarda iletişim kurarak sağlıyoruz? Arkadaş ortamlarımızda bile telefonumuzu kontrol etmeden duramıyoruz. Tabi ki internet bağımlılığı bundan daha farklı bir boyut.

2010 yılında Güney Koreli bir çift sanal bebeklerine odaklanarak kendi bebeklerini unuttu ve bebek açlıktan öldü. Çift, olaydan birkaç ay sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bu derece bağımlı olmuş olmasak bile oturduğumuz yerden kalkarak 10 dakikalık bir esneme hareketi veya yürüyüş yapmak yerine telefonumuzda koşu oyunları oynuyoruz.

Çok Gezen Mi Bilir Çok Siteye Üye Olan Mı?

Çok gezen mi bilir çok okuyan mı? sorusu artık çok gezen mi bilir çok siteye üye olan mı? olarak değiştirilirse bunu yadırgamamak gerek. Çünkü sosyal medya alışkanlıklarımızı bile değiştirebilecek bir boyut kazandı. Elimize kitap alıp okumak değil de kulaklık takarak sosyal medya ağında en beğenilen e-kitap uygulamalarından kitap dinlemek daha kolay ulaşılabilir ve rahatınızı bozmadan tamamlanabilir bir içerik olarak geliyor. Bu yöne sapmamız bizim tembellik çukuruna düştüğümüzün bir kanıtı.

Bu bizi alışkanlıklarımızdan, zevklerimizden, hobilerimizden, sosyal hayattan ve sağlıktan koparıyor. Vazgeçemediğimiz sosyal medya uygulamalarından bazıları da market ve mağaza işlerimizi dakikalar içerisinde halletmemizi sağlayan siteler. Önceleri zor zamanların kurtarıcısıymış gibi gelse de sonradan hackerlar on binlerce site kullanıcısı kişinin kart, hesap numaralarına ve şifrelerine erişerek onları borca soktu. Bu durum sosyal medya ağlarına güvensizlik oluşturdu.

Sosyal Medya Esirleriyiz

Çevrenizdeki insanların kaç mail hesabının olduğunu bir düşünün. Ortalama kaç sitede üyelikleri var. Facebook, Twitter, Instagram bunlar neslimizin olmazsa olmaz uygulamaları. Spotify, Pinterest gibi örnekler de çoğaltılabilir. Dijital dünyanın yararı yok da denilemez. Artık çoğu insan düğün davetiyesine paralar dökmek yerine bu mecralardan saniyeler içerisinde tanıdıkları kişilere davetiyelerini iletebiliyor.

Spotify tarzı online müzik uygulamaları sayesinde arkadaşlarımızın hangi tarz müzikler dinlemeyi tercih ettiğini çok basit bir şekilde programın ana ekranında görebiliyoruz. Bunlar ne kadar hayatımızı kolaylaştırsa da farkında olmadan hayatımızdan dakikalar hatta saatler kaybediyoruz.

Ekrana Değil Gökyüzüne Bakın

Hayatlarımız değerli. Dakikalarımız, sağlığımız, mutluluğumuz değerli. Hadi gelin ikinci bir şansı olmayan yaşamımızı sosyal medya ortamlarında çürütmeyelim. Sabaha karşı uyuyup öğle vakti uyanmayalım. Erken yatıp gün doğumunun güzelliğini görmek için erken kalkalım. Uyanır uyanmaz elimizi telefonlarımıza atmak yerine derin bir nefes alalım. Kahvaltı yaparken veya akşam yemeği yerken televizyon izlemek yerine birbirimizle muhabbet edelim. Ne dersiniz?

Yazar: Rana Nur Köz