Sosyal Medya Ve Mutlu Görünme Çabası
Sosyal medya insanların sanal ortamlarda duygu, düşünce ve durumlarını Instagram, Facebook, Twitter veya WhatsApp gibi platformlarda foto, video ve metin olarak paylaştıkları online bir mecradır
Sürekli paylaşım yapmak ve sürekli online olmak mutsuzluk göstergesi midir? Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol değil miydi? Sosyal medya insanların sanal ortamlarda duygu, düşünce ve durumlarını Instagram, Facebook, Twitter veya WhatsApp gibi platformlarda foto, video ve metin olarak paylaştıkları online bir mecradır. Sosyal medya platformu sayesinde bu platformu aktif kullananların temsili olarak her an nasıl halet-i ruhiye sahip olduklarını görmek ve onlar hakkında fikir sahibi olmak kısmen de olsa mümkün.
İnternet Bağımlısı Olmak
Günümüzde birçok insan internet bağımlısı haline gelmiştir. Bu yüzden de diyaloglar yüz yüze değil, genellikle sanal ortamdan devam etmektedir. Dolayısıyla aynı ortamdaki kişilerin birbirleriyle iletişim kurmaları yerine online mecrada buluşmayı tercih etmeleri ve takipte kalmaları durumu özetlemektedir. Gelişen teknolojiyi takiben günümüzdeki iletişim, “bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” ifadesinden sapmakta ve “ne kadar paylaşım yaparsan, seni o kadar tanırım” ifadesine dönüşmektedir.
Bu anlamda insanlar kendilerine ait bilgileri başkalarına yaymayı bir görev olarak üstlenmektedir. Bu mecra sayesinde insanlar ne hissettikleri, nasıl eğlendikleri, ne yedikleri ve ne içtikleri, hangi mekanlarda takıldıkları, hangi markayı kullandıkları ve en önemlisi de nasıl mutlu olduklarına dair paylaşım yapmakta. İnsanlar bu mecralarda eğlenirken samimiyet, şeffaflıkları noktasında insanların kafasını karıştırabilmekte dolayısıyla bazı pürüzler insanları düşündürebilmektedir.
İnsanlar Mutlu Mu?
Gerçekten sosyal medya bizi mutsuz mu ediyor? İnsanlar bu denli mutlularsa eğer bu mecraya zaman ayırmaya nasıl fırsat bulabiliyorlar? Bu mecrayı kullanmak için sadece mutlu görünmek yeterli mi? Her an değişen ruh halimizi başkalarıyla paylaşmak onaycı olmak mı yoksa yalnızlık mı?” gibi sorular merak konusu. Çünkü önceleri insanlar hakkında bilgi edinmek ne kadar zorsa şimdi istemediğimiz kadar bilgi edinmek çok basit. Ama ne kadarı doğru bilemiyoruz.
Çünkü –mış gibi yaşamak ve bir şeyleri insanlara ispat etmek daha cazip geliyor. Bu durum insani ilişkilerde samimiyeti, şeffaflığı sorgulatıyor. Dolayısıyla günümüze göre sosyal medya tanımı ben buradayım ve sen beni takip ettiğin sürece benim paylaşımlarıma mecbur kalacak ve sana sunduğum –mış hayatıma göre beni tanıyacaksın imajı sergilemekte.
Sosyal Medya Bağımlılığı
Buzdağının görünen bu kısmında herkes mutlu iken görünmeyen kısmında yalnızlık, mutsuzluk ve geride kalmama ifadeleri mümkün. Sosyal medya bağımlılığı hayatımızı ciddi derecede etkilemektedir. Günümüzdeki en büyük tehlike de insanların paylaşım yaparak mutlu olmaları veya öyle olduklarını sanmaları. Bu durum akım gibi ilerlemekte ve birçok insan bir şekilde nasibini almaktadır. Ölçülü yapılan hiçbir şeyin aksini söylemek mümkün değildir.
Ama insanların bulundukları ortam yerine çoğunlukla sosyal medya platformlardaki insanlara yönelik “kim, kiminle, nerede, ne yapmış” gibi merak duygusu varsa bu soruya cevap “evet” olabiliyor. Nasıl ki evli ve mutlu bir çift sürekli paylaşım yaparak “biz mutluyuz, sorun yok” izlenimi yaratıyorsa, bunu takip edipte bu şekilde paylaşım yapmayanlar için bu durum tartışma sebebi olabiliyor. Ve sanıyoruz ki birçok insan bu mecralarda paylaşım yapabildiği kadar mutludur, paylaşım yapabildiği kadar eşiyle arası iyidir diye düşünmekteyiz. Ve tabi ki hiç paylaşım yapmayanlar veya nadiren paylaşım yapanlar için de mutsuzlar damgasını yapıştırabiliyoruz.
Sonuç olarak, sosyal medya platformu; insanların, sürekli olarak mutluluklarını ve mutsuzluklarını paylaşmalarının kendilerine bir faydası olmadığının bilincinde olması gereken bir platform olmalıdır. İnsanların onaylanmak için her an paylaşım yapmaları da onları diğer insanlara nazaran daha değerli göstermemektedir. En önemlisi de kişi, mutlu olabilmek için bu tip mecraları araç olarak görmemelidir.
Yazar. Funda Yılmaz