Yapay Yaşam Düşüncesi Üzerine

Yapay seçilime dayanan bu yapay yaşam çalışmalarını da insanlığa verdiği zararlar açısından her gün dinliyor ve görüyoruz. Artık yerli tohumun kalmadığını, eskiden mis gibi kokan domatesin, salatalığın bugün samana dönüşmüş olduğunu bizzat görüyor ve yaşıyoruz.

Yapay yaşam insanlığın istemeden maruz kaldığı bir yaşam türüdür. Gerek dünyadaki kaynakların tükeniyor olması gerekse kapitalizmin daha ucuza mal edip nasıl daha fazla kar ederim anlayışı yapaylığın artmasında etkendir.

Yapay Güneş Ve Ay

Her ürünün sahtesini yapan Çinliler son yıllarda yapay yaşam üzerine yaptıkları çalışmalar ile yapay güneş ve ay yaratma çabasındadırlar. Çin'in Jiangsu eyaletindeki Hefei Fizik Bilimi Enstitüsü'nde bu çalışmalar devam ediyor. Güneşin merkezindeki ısı yaklaşık 15 milyon kelvin civarında ve Çinliler bu ısının yaklaşık 3.3 katına denk gelen bir ısı ile hidrojen gazı elde ettiler.

Çin Neden Bu Konu İle Uğraşıyor?

Aslında bunun nedeni oldukça basit. Çin'in nüfus problemi var ve  ülkedeki günlük petrol tüketimi üretim miktarından 6,3 milyon varil daha yüksek. Fosil yakıtların ilerleyen yıllarda tükeneceğini düşünürsek Çin'in yapay yaşam konusundaki bu hamlesi oldukça mantıklı diyebiliriz. Yapay aya gelirsek Çin bunun da hazırlıklarını tamamlamak üzere. 2022 yılına kadar uzaydaki yörüngeye bu yapay aylardan 3 tane yerleştirmiş olacaklar. Uydunun ışığı aydan sekiz kat daha fazla olacak ve böylece elektrikten oldukça büyük tutarlarda tasarruf elde etmiş olacaklar.

Yapay Bitkiler

Günümüzde dayatılan yapay yaşam sayesinde dünyamızı yapay bitki üretimi esir almış durumdadır. Evdeki doğal bitkilerinizi her gün sulayıp onun büyümesini gözlemlemiyorsanız, onun kokusunu duymuyor ve rengarenk çiçekler açtığını göremiyorsanız yaşamınızın bir anlamı yoktur. Çocukların doğal çevre içinde bir çimde oynaması yerine yapay yaşam alanlarındaki beton üzerine serilmiş yapay çimde oynamasının bir faydası yoktur.

Aksine vücut gelişimlerine büyük zararları var. Artık insanlar tarafından dünya üzerinde yapay yaşam alanı olarak yapay ormanlar dahi yaratılmaktadır. Halbuki o yapay ormanda gezeceğinize evinizdeki dört - beş doğal bitkinin ekilmiş olduğu toprak saksının yanında oturmanız çok daha iyi ve yararlıdır.

Yapay Et Çalışmaları

Dünya nüfusu 8 milyara doğru tırmanıyor. Bu nüfusun yaklaşık 1-2 milyarı ise açlık sorunu yaşıyor. Bu da bize gıdanın üretiminde değil, onun paylaşımında bir haksızlık ve adaletsizliğin mevcut olduğunu gösteriyor. Bu adaletsizliğe son verilmedikçe bu açlık da sürüp gidecektir. Bu durumu önlemek adına yapay yaşam çerçevesinde yapay et çalışmaları da gittikçe hızlanmaktadır. Aslında laboratuvar ortamında ilk yapay et üretildi ve şu anda çalışmalar maliyeti düşürme amaçlı olarak devam ediyor.

Tabii bu araştırmalar “açlığı engellemek” ve “et için hayvanların öldürülmemesi” gibi yüce amaçlar uğruna diye yapılıyor. Ama kapitalizmin bunlardan büyük karlar sağlayacağı gerçeğini de göz ardı edemeyiz. Yapay ette genetik değişim söz konusu değil ama hızlı ve ucuz bir şekilde bu eti üretmek için neler yapabilecekleri dünya insanını endişelendirmeye devam ediyor. Yapay et üretiminde doğa içindeki yaşam kullanılarak yapay yaşam oluşturulmaya çalışılıyor.

Yapay Seçilim

İnsanlar tarafından canlı varlıklar arasındaki üstün ırkların seçilerek üretilmesi ve güçsüzlerin yok edilmesine yapay seçilim denir.

Yapay seçilime örnekler verebiliriz.

  • Bol süt veren inekler üretilmesi
  • Yumurta ve eti bol tavuklar üretilmesi
  • Hormonlu meyve ve sebzeler üretilmesi

Yapay seçilime dayanan bu yapay yaşam çalışmalarını da insanlığa verdiği zararlar açısından her gün dinliyor ve görüyoruz. Artık yerli tohumun kalmadığını, eskiden mis gibi kokan domatesin, salatalığın bugün samana dönüşmüş olduğunu bizzat görüyor ve yaşıyoruz.  Bu tohumları ekenler toprağın öldüğünü, her sene yeni tohum almak zorunda olduklarını biliyorlar ve çaresizler. Sonuç olarak yapay yaşam insana yarar değil zarar vermekte.

Yazar: Reha Ersavcı